Sadece spor yaparak ya da sağlıklı beslenerek sağlıklı yaşıyor olmuyoruz. İşin bir de zihinsel/duygusal boyutu var. Hatta bu tarafın da ne kadar önemli olduğunu evlerimize kapandığımız şu günlerde belki daha iyi anlıyoruz. Hareket alanımızın kısıtlanması kendimizle daha fazla didişmeye, daha fazla düşünmeye, o eleştirel iç sesi daha sık duymaya sebep oluyor olabilir.
Aslında şu dönemde ihtiyacımız olan gerekli “duygusal esnekliğe” sahip olmak. Geçen postta verdiğim bambu örneğini hatırlayın. Bambu dünyanın en dayanıklı ağaçlarından, çünkü esneme özelliği (bükülgenliği) en sert fırtınalara bile dayanmasını sağlıyor.
Peki stres ve kaygıyı daha yoğun hissettiğimiz şu günlerde onlarla mücadele etmek için neler yapabiliriz?
İşte size birkaç öneri:
1) Her durumda olabildiğinde pozitife odaklanın. Negatife düştüğünüz anda düşüncelerinizi pozitife odaklamak için kendinizi zorlayın hatta! Bir süre sonra bu davranış otomatikleşecektir. Bu tutumunuzu desteklemek için kendinize sorular sorabilirsiniz:
– şükredecek nelerin var?
– yolunda giden neler var?
– iple çektiğiniz neler var?
– kendinle hangi konularda gurur duyuyorsun?
– hangi konularda ya da nelere sahip olduğun için kendini şanslı hissediyorsun?
Unutmayın, olumsuza odaklanmak bir süre sonra gözümüzün önüne perde çeker ve hayatımızda aslında güzel olan, pozitif olan şeyleri de görmemeye başlarız.
2) Şikâyet etmeyi ve negatif konuşmayı bırakın. Yani mühim olan sadece düşüncelerimizi pozitife odaklamak değil, dilimizi de pozitife odaklamak. Bunun için ilk adım tabii ki şikâyeti bırakmak. Şikâyeti bırakabilmenin en kolay yolu “şükredeceklerimizin” farkına varmak. Hayatta aslında çok şeye sahibiz ama bunların bir minnet olduğunun farkında değiliz. Kaybettiğimizde anlıyoruz ancak. Şu geçirdiğimiz dönem belki de kıymet verecek ne çok şey olduğunu bize bir kez daha daha hatırlatıyor.
3) Cömert davranın. İyi niyetle, beklentisiz verin. Gönülden olun yani. Vermenin duygusal sağlığımız için iyi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bir şey. Çünkü endorfin ve oksitonin salınımını tetikliyor. Bu da mutluluk, huzur ve başkalarıyla bağlantı duygularına yol açıyor ve stres seviyesini düşürüyor.
4) Minnettarlığınızı ifade edin: Cömertlik gibi minnettarlığın da duygusal sağlığımız için iyi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış. Minnettarlığı ifade etmenin iyimserlik getirdiği ve kişinin kendisini daha iyi hissettiği ve uzun vadede daha az sağlık sorunları yaşadığı otaya konmuş. Bunun için insanlara teşekkür ederek başlayabilirsiniz. Hatta bazen zihninizden de yapabilirsiniz. Her gün teşekkür edecek 5 tane durum tespit edin ve zihninizden bunlar için teşekkür edin mesela.
5) Zihninizi dinlendirin. Pozitif düşüncelere daha da yer açmak için zihnimizi ara ara boşaltmamız gerekiyor. Dikkatimizi dış dünyadan ve düşüncelerden bilinçli bir şekilde içe yöneltmek sistemi resetlemeye yardımcı oluyor. Ufak bir nefes çalışmasıyla bunu gerçekleştirmeniz mümkün:
– sessiz ve sakin bir ortam yaratın ve rahatça oturun
– gözlerinizi kapatın, derin bir nefes alın ve nefesinizi verirken yavaşlayın
– sonra yavaşça dört saniye boyunca nefes alın ve bir saniye kadar tutun
– nefesinizi tuttuğunuz sırada sessizliğe odaklanın
– sonra yine yavaşça nefesinizi bırakın ve tekrar sessizliği dinleyin.
Rahatladığınızı hissedene kadar bu çalışmayı tekrar edebilirsiniz.
6) Serbest bırakın. Bu dönemde yaşadığınız olumsuz duyguları serbest bırakabilmeniz daha da önem arz ediyor. Özellikle yüksek stres ve kaygı varsa. Hareket alanımızın kısıtlandığı şu dönemde, enerji çalışmaları yapmayanların duygularını bir şekilde “akıtabilmesi” oluşabilecek blokajların önüne geçebilir. Neticede duygu olarak tanımladığımız hareket halindeki enerjidir. Yerimizde durmamız gereken şu dönemde bu duygular eğer serbest bırakılmazsak sadece şişer, enerji bedenimizde aksaklıklara yol açar, ama ortadan kaybolmaz.
Duygularınızı serbest bırakabilmek için aşağıdaki alıştırmayı deneyebilirsiniz (bunu ayrı bir postta paylaşmıştım hatırlarsanız):
– sessiz ve sakin bir ortam yaratın ve rahatça oturun
– gözlerinizi kapatın derin bir nefes alın ve nefesinizi verirken yavaşlayın
– bunu yaparken yaşadığınız olumsuz duyguların bedeninizde neler hissettirdiğine odaklanın
– bedeninizde hangi duyguları, hangi fiziksel hisleri tutuyorsunuz? tüm bunlar size nasıl hissettiriyor?
– sakince nefes alıp verirken tüm bu hislere odaklanın
– bir sonraki nefesinizi verirken bedeninizdeki tüm tansiyonu bıraktığınızı hissedin
– sonra yüksek sesle tekrar edin “evet, bu …… (hissettiğiniz olumsuz duygu her ne ise onu söyleyin) hissediyorum, bu ….. akıp gitmesine izin veriyorum, bu …… serbest bırakıyorum ve şimdi akıyor ve gidiyor”.
– sonra bedeninizi ayaklarınızdan başlayarak yukarı doğru zihninizle tarayın ve bulduğunuz tüm gerilimi serbest bırakın
– rahatladığınız hissettiğinizde derin bir nefes alıp verin ve sakince gözlerinizi açın.
7) Birileriyle konuşun ve ihtiyacınız olursa yardım isteyin. Yaşadığımız sıkıntıları başkalarıyla paylaşmanın katartik bir etkisi var. Yapılan araştırmalar kadınların erkeklere göre daha uzun yaşamasının sebebinin tam da bu olduğunu açıklıyor. Yani birileriyle konuşmak ve sıkıntılarımızı paylaşmak. Yalnız, bunu yaparken sürekli negatifte olmamaya ve söylediğiniz her negatif şeyde yapıcı bir taraf bulmaya dikkat edin.
Bu zor zamanda yaşadıklarımızın üstesinden gelmek için duygusal esnekliğe sahip olabilmeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Ama başarabiliriz!!!